Sosyal medya paylaşımları ile “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik ettiği” suçlamasıyla tutuklanan Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ, 142 gün sonra hakim karşısına çıktı. Mahkemedeki savunmasında, “Burada bulunmamın, Cumhurbaşkanına hakaret iddiası ile hakkımda dava açılmasının, 21 Ocak’ta Ankara Başsavcılığı’nın 11 iddianame hazırlamasının nedeni; PKK terör örgütü baş yöneticisi A. Öcalan ile yürütülen görüşmelere eleştiriler yöneltmemdir” diyen Özdağ, “PKK terör örgütüne güvenilmeyeceğini düşünmemdir” ifadesini kullandı.

Özdağ, 19 Ocak’ta Antalya’da partisinin düzenlediği toplantıda yaptığı konuşma nedeniyle “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla Ankara’da gözaltına alındıktan sonra, geçmişte yaptığı bazı açıklamalar gerekçesiyle “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik” suçundan tutuklandı.

Hakkında iki ayrı suçtan soruşturma yürütülen Özdağ’la ilgili dosyalar birbirinden ayrıldı. “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasına ilişkin açılan davada, Özdağ hakkında 4 yıl 8 aya kadar hapis cezası isteniyor. Bu dosyada ilk duruşma, 29 Nisan’da İstanbul 35. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Özdağ’ın tutuklu yargılandığı “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik ve aşağılama” suçlamasına ilişkin davada ise yargılama süreci İstanbul 18. Asliye Ceza Mahkemesi’nde başladı.

Mahkemede savunmasını yapan Ümit Özdağ, kamuoyunda Kayseri olayları olarak bilinen gelişmelerle ilgili olarak halkı kışkırtmadığını, aksine olayları yatıştırmak amacıyla sosyal medya üzerinden açıklamalar yaptığını belirtti. Bu paylaşımlar nedeniyle çok sayıda trol hesap tarafından hakarete ve saldırıya uğradığını ifade eden Özdağ, tüm eylemlerinin yasal çerçevede olduğunu savundu.

“Saydığım hususlar, uzmanlık alanım olan hususlardır”

Kendisinin ve genel başkanı olduğu Zafer Partisi’nin, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği’nin göç konusunda Türkiye’ye büyük haksızlık yaptığını düşündüklerini ve bu haksızlığa itiraz ettiklerini belirten Özdağ, şunları kaydetti:

“Ülkemiz bir yandan Suriye ve Afganistan’dan stratejik göç mühendisliği ile gelen milyonlarca sığınmacı ve kaçak, diğer yandan küresel ısınma sonucunda Afrika ve Pakistan başta olmak üzere değişik ülkelerden gelen milyonlarca yabancının baskısı altındadır. Bu baskı; ekonomik, demografik, sosyolojik, kültürel baskı ve tehditler başlığı altında toplanabilir. Sığınmacıların ve kaçakların, ülke ekonomimizin oluşturduğu ekonomik yükü ifade ettim. Bugüne kadar kamuoyuna açıkladığım tüm uyarıları, tüm bu hususlar konusunda halkımızı bilinçlendirmek amacıyla yaptım. Saydığım hususlar, benim yıllarca üzerine çalıştığım ve uzmanlık alanım olan hususlardır. Asıl bu uyarıları yapmasaydım, hukuka aykırı davranmış olurdum.”

“Türk milletine ve Türk devletine karşı hiçbir suç işlemedim”

Ümit Özdağ, savunmasında şu ifadelere yer verdi:

“Bütün hayatımı akademik ve siyasal olarak Türk milletinin güvenliği ve refahı, Türkiye Cumhuriyeti’nin güçlü bir ülke olmasına adadım. Binlerce öğrenci yetiştirdim. Yüzlerce polis ve subaya hocalık yaptım. Ülkeme ve milletime yönelik tehditleri tespit etmek ve çözüm yollarıyla birlikte ortaya koymak için akademik ve siyasal çalışmalar yaptım. Türk milletine ve Türk devletine karşı hiçbir suç işlemedim.

Savcılık 78 gün boyunca, 4 yıl süreyle yapmış olduğum bütün X paylaşımlarımı, Instagram paylaşımlarımı, hatta videolarımı inceledi. Savcılığın iddianameye koyduğu hiçbir açıklamam, TCK 216’da, maddenin gerekçesinde ve Yargıtay içtihatlarında tanımlandığı şekilde suç değil. Savcının hiçbir suçu yoktur. Halkı kin ve nefrete, düşmanlığa teşvik eden paylaşımım olmadığı için bulması mümkün değildir. Ancak savcılık, Oğuzhan Kumpınar’ın iddianamenin hazırlanmasından 8 ay önce takipsizlik almış X’inin, soruşturmadaki X gibi gösterilmesini kabul edilebilir bulmuştur. Keza savcılığın aleyhimde olduğunu düşündüğü paylaşımlarımı koyarken, lehimde olan X paylaşımlarımı iddianameye koymaması da kabul edilebilir değildir.


Ekrem İmamoğlu: Aziz milletim, bu bir işkence duyurusudur
İçeriği Görüntüle

 

“Gerçeği bütün dünya ve büyük Türk Milleti biliyor”

Konuşmam boyunca, ortaya delilleri koyarak ülkemizde geçici koruma altında bulunan Suriyelilerin ve kaçak olarak gelenlerin ülkelerine güven içinde, devletler hukuku ve milli hukukumuza uygun şekilde geri dönmelerini savunduğumu açıkladım. Yine konuşmam boyunca kanıtları ile; değil kışkırtma, düşmanlaştırma ve tahrik etmek, aksine kışkırtanlar ile, tahrik etmeye çalışanlarla mücadele ettiğimi; davalar açtığımı, suç duyurularında bulunduğumu ortaya koydum. Çünkü ben yıllardan bu yana Stratejik Göç Mühendisliğini gerçekleştiren emperyalizmin, ülkemizi istikrarsızlaştırma programı ile mücadele ediyorum. Ve ne yazık ki; küresel göç çağında, ülkesine yönelik kontrolsüz göçe karşı çıktığı için bütün dünyada tutuklanan tek politikacıyım.

Burada bulunmamın, Cumhurbaşkanına hakaret iddiası ile hakkımda dava açılmasının, 21 Ocak’ta Ankara Başsavcılığı’nın 11 iddianame hazırlamasının nedeni; PKK terör örgütü baş yöneticisi A. Öcalan ile yürütülen görüşmelere eleştiriler yöneltmemdir. PKK terör örgütüne güvenilmeyeceğini düşünmemdir. PKK’nın ancak dizleri üzerine çökerek, ‘teslim oluyorum’ demesi durumunda muhatap alınması gerektiğini savunmamdır. Bu gerçeği bütün dünya ve büyük Türk Milleti biliyor. Tarih böyle kaydedecek. 100 sene sonra tarih kitaplarında ‘Ümit Özdağ, Kayseri’de olayları kışkırttığı için yargılandı’ diye yazmayacak. ‘PKK’ya güvenmeyin, Anayasayı değiştirmeyin dediği için yargılandı’ diye yazacak. Bütün bu bilgiler ışığında hüküm sizin, adalet Allah’ındır. Umarım Türk Milleti adına vereceğiniz hükmünüz, milletin vicdanını ve adaleti temsil eder.”